İlginç buluş hikayeleri

PARA KASALARI DALTONLAR’IN ÇALMASI İÇİN YAPILMIŞTI
Keşif: Para kasası
Kaşif: Eugene Felt ve William S. Burroughs-USA
Yıl: 1887-1888
Öyküsü: Felt şöyle diyordu;”Muhasebecilerin ve katiplerin 4 sütun rakamlar yazmaları çok güç bir işti ve çok hata yapılıyordu.Bir makine yapmaya o zaman kara verdim.Şükran Günü’ne yaklaşıyorduk, tatilden yaralanarak tahtadan oluşan ilk modeli geliştirdim; bunun için markete gidip bir makarna kutusu almıştım; tuşlar için kebap şişleri , tuşları bağlamak için tel raptiyeler ve lastik bantlar kullanmıştım…”Felt modelini bir çakı kullanarak yapmıştı ve iş vereni olan Robert Tarrant’ı maddi destek için inandırdı. 1887’de adını Comptometer koyarak ortak oldular.Felt’in makinesini bir mühendisin oğlu olan Burrough daha kolay pazarlanır bir hale getirdi ve para kasasıyla birleştirdi.1885’te Toplama ve Listeleme Makinesi adı altında patent aldı, 50 adet makine yapmıştı.Kovboy filmlerindeki bar sahnelerinde ilk örnekleri görülen bu makineler, çok zor satılıyordu.Sonunda pes etti ve makineleri deposunun penceresinden denize attı.Ama on yıl sonra makine tüm dükkanlarda kullanılmaya başlanacaktı.
——————————————————————————–
İNANILMAZ KADIN…
Keşif: Oto Kaloriferi
Kaşif: Augusta M. Rogers-USA
Yıl: Bilinmiyor
Öyküsü: Patenti alan New York, Brooklyn’li bu kadın, o yıllarda otoların içinde ateş yakılmasından korkuyordu.Arabanın motor ısısını içeriye vermeyi akıl etti.Aynı kadın, bujilerin çalışmasını geliştirdi ve katlanır bir tente kullanarak otolara giren sineklere karşı da bir koruyucu oluşturdu, o yıllarda otomobillerin yanlardan açık olduğunu unutmayın.Augusta tüm bunları 4 yıl içinde başarmıştı.
——————————————————————————–
TEHLİKELİ TUVALET KAĞITLARI
Keşif: Tuvalet kağıdı
Kaşif: Joseph Gayetty-USA
Yıl: 1857
Öyküsü: Gayetty, Manila kenevirinden yapılmış bir kağıt tasarlamış adına “İşaretlenmiş temizlik kağıdı” demişti.Buluşu “Gayettiy’in sağlık kağıdı” adıyla piyasaya sürüldü.Tuvaletlerde kullanım için mükkemmeldi ama tıvaletlerdede inanılmaz yığınlar oluşturuyordu çünkü henüz sifon yoktu; ilk tuvalet kağıdı paketi 500 sayfalık kutular halindeydi yani rulo değildi ve kullananların bazılarının nazik yerlerinde sertliği yüzünden ciddi tahrişlere neden oluyordu.
——————————————————————————–
GİZEMLİ KAŞİF…
Keşif: Ayakkabı bağı
Kaşif: Harvey Kennedy-İngiltere
Yıl: Bilinmiyor
Öyküsü: Kimse onu tanımıyor ama bilinen tek birşey var; buluşundan 2,5 milyon dolar kazandı ve ortadan yokoldu.
——————————————————————————–
KAVANOZUN YERİNE TÜP BULAN DİŞÇİ…
Keşif: Diş macunu tüpü
Kaşif: Dr. Washington W. Sheffield-USA
Yıl:1892
Öyküsü: O zamana kadar , diş kremleri veya macunları porselen kaplar veya kavanozlar içinde satılıyordu; Dr. Sheffield, bu yöntemden rahatsız olan tek diş doktoru olsa gerek ki; yöntemin hijyenik olmadığını idda edip duruyordu.Birgün , bazı ithal yiyeceklerin açılır kapanır azı olan metal tüplerin içinde getirildiğini farketti.O anda diş macununu içine dolduracağı tüpü bulmuştu tek eklediği tüpün çok yumuşak bir metalden yapılmasıydı.Daha sonra Sheffield, daha bir çok ilacı tüplere doldurmaya devam etti.
——————————————————————————–
ÖLDÜRÜCÜ PAMUKTAN YARA BANDINA…
Keşif: Yara bandı
Kaşif: Çok kişi
Yıl: 1830-1874
Öyküsü: 1830’da Philadelphia’daki bir tıp dergisinde Samuel Gross’un yapışkan bantlarından söz ediliyordu.1845’te Dr. Horece Day, yapışkan bantların patentini aldı ama bantların yapıştırıldığı yerlerden çıkarılmaları özel bir çözelti olmadan çok zor oluyor ya da bazı merhemlerin üzerine yapışmıyorlardı.1848’de Dr. John Maynard tüfek pamuğu kullanarak bantlar oluşturdu, önce deriyi sülfür-eteri ile boyyuyarak bantlıyordu.1874’de Robert Johnson, günümüzdeki yara bantlarını geliştirdi, 1886’a işini bırakarak …..ca ünlü Johnson&Johnson firmasını kurdu.
——————————————————————————–
UYANAMAYAN ADAMA NELER BORÇLUYUZ?
Keşif: Çalar Saat
Kaşif: Levi Hutchins-USA
Yıl:1787
Öyküsü: Hutchins, 26 yaşında bir saat tamircisiydi; her sabah 04:00’te kalkıp işine gelmek zorundaydı ama çoğu zaman uyanamıyordu.İstediği saatte uyanmasını sağlayacak bir cihaz düşlüyordu, o dönemde insanları çoğu gün aydınlandığında uyanabiliyorlardı ama Hutchins’in yaşadığı New England’da sabah saat 04:00’de gün doğmuyordu.Rafa attığı bozuk saatlerin içinden birisini seçerek düşünmeye başladı; sonradan “Fikrim sesli bir alarm tasarlamaktı, ama çok güçtü; […]

&s tarafından.|2013-05-22T18:18:27+03:00Çarşamba, Mayıs 22, 2013|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|3 Yorum

Buluşlar ve Hikayeleri

Buluş hikayeleri adından da anlaşıldığı gibi günümüzde var olan ve yaşantımızı kolaylaştıran icatların ortaya çıkışının hikayeleridir. Bu hikayelerin amacı öğrencinin yaratıcı fikirleri ortaya çıkarmak, üretken olmaları konusunda onları tetikleyen ilhamları ortaya çıkarmaktır. Öğrencinin yeni bir fikir ortaya çıkarırken zorlandığında, konunun tıkandığı noktada onları destekleyen bir yardımcı güç olarak görebiliriz.

Tasarım ve Buluş Hikayeleri

NAYLON
Mucit: Du Pont kimyagerleri…
Tarih: 1930’lar
Kaza: Kimyagerlerin koridorlarda koşturması…
1930lu yıllarda, Du Pont bilim adamlarından Wallace Hume Carothers, polimerin genişleyebilen güçlü bir iplik olduğunu tespit etmişti.
Ancak asıl buluş, haşarı kimyagerlerin, eritilmiş polyester geçirdikleri çubukları ellerine alıp ortalıkta koşuşturmaları sonucu ortaya çıktı. Bir çubuk sabitken diğeri ondan uzaklaşınca ortaya çıkan tablo hepsini hayretler içinde bırakmıştı; kopmadan önce oldukça uzayabilen, ayrıca ipeğe benzeyen yapıda bir madde ortaya çıkıyordu.
Ne var ki, bu polyester çok çabuk eriyordu, giysi yapmaya uygun değildi. Bunun üzerine kimyagerler aynı işlemi poliyamidle denemeye karar verdiler ve bugün “naylon” olarak bildiğimiz madde doğmuş oldu.
Naylon çorabın, elektron mikrograf yöntemiyle 100 kez büyütülmüş hali İpek çorapların yerine naylon çoraplar piyasaya sürüldü ve Du Pont’un en önemli para basma makinesi haline geldi.
Bu ürünler ilk günlerde çok pahalıydı. II. Dünya Savaşının patlak verdiği yıllarda Du Pont dikkatini savaşa çevirdi ve çorap yerine paraşüt üretmeye başladı… Naylon çorapların ucuzlaması ve geniş kitlelere yayılması ancak savaş ertesi gerçekleşti…

FOTOĞRAF
Mucit: Louis-Jacques Daguerre
Tarih: 1838
Kaza: Dağınık laboratuvar dolabı…

Bu rastlantısal buluşun nedeni kırık bir termometre…
Louis Daguerre, karanlık odada, gümüş iyodür levhada açığa çıkan görüntüyü sabitlemenin yollarını arıyordu. 1938 yılında bir gün, farklı kimyasal maddelerin bulunduğu dolabına, daha sonra kullanmak ve temizlemek üzere bozuk görüntülü bir film levhası koydu.
Bunu tekrar dışarı çıkardığında görüntü belirginleşmişti. Ancak Daguerre, bu garipliğe hangi kimyasal maddenin neden olduğunu bilmiyordu.

Bunun üzerine levhaları yerleştirdi ve kimyasal maddeleri birer birer dışarı çıkarttı. Dolabı boşaltmasına rağmen hala aradığı maddeyi bulamamıştı. Sonunda dolabın raflarından birinde, kırılmış termometreden dökülmüş civayı fark etti… Gümüşlü levha üzerine alınan görüntü (daguerreotype), modern fotoğrafçılığın başlangıcı oldu… Yerini ancak on yıl sonranegatif ve, pozitif film sürecine bıraktı.

POST-İT KAĞIDI
Mucit: Dr. Spencer Silver
Tarih: 1974
Kaza: Kutsal bir ilham ve hatalı üretim…
“3M” bilim adamlarından Dr. Spencer Silver, 1970’lerin başlarında dayanıksız yapıştırıcıyı bulduğunda, bunu işe yaramaz bir buluş olarak değerlendirmişti…
Bundan yıllar sonra, meslektaşı Art Fry, bir kilisede ilahi kitabındaki ayracın bir türlü istediği yerde durmaması üzerine oldukça sinirlendi. Anlamsız vaazlardan mı yoksa kutsal bir ilhamdan mı bilinmez, kafasını bu konuya yormaya başladı ve birden aklına meslektaşının işe yaramayan buluşu geliverdi…

Bu sayede ayıracın kitaba yapışmasını sağlayacak, ancak çıkarttığında da kitaba zarar gelmeyecekti. Post-it kağıdı tabii ki bir gecelik başarının ürünü değil… 3M’in ortaya attığı bu örnek, büro malzemeleri içinde vazgeçilmezler arasında yerini aldı…

PENİSİLİN
Mucit: Alexander Fleming
Tarih: 1928
Kaza: Havada uçuşan bir küf…
St. Mary Hastanesi’nde danışman olarak çalışan ve Alexander Fleming’in hayatta kalan tek meslektaşı, ünlü bilim adamının penisilini 1928 yılında bir rastlantı sonucu bulduğunu anlatmıştı.
Fleming bir deney üzerinde çalışırken, muhtemelen laboratuvarın karşısındaki bardan uçup gelen bir küf mikroskoptaki lamın üzerine konmuştu.
O sırada Fleming, lam üzerinde zararlı bir bakteri türü olan stafilokokları inceliyordu. Dikkatsiz bir bilim adamı bu küfü büyük olasılıkla önünden uzaklaştırırdı, ama o, küfün bakteri üzerindeki etkisini görmek istedi. Sonuç hayret inciydi… Çünkü Fleming, “Penicilim notatum” isimli yeşil küfün bulunduğu bölümdeki bakterilerin öldüğünü fark etmişti…
Daha sonra […]

&s tarafından.|2016-10-29T01:34:06+03:00Çarşamba, Mayıs 22, 2013|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|Buluşlar ve Hikayeleri için yorumlar kapalı

Marka Tescil Nedir ?

Marka tescili işin başlangıcıdır. Marka girişimcilerin kullandığı bir maddi kaynak temin aracıdır. Markaya maddi kazanç olarak bakarız. Bir ürün çıkartmaya karar verdiğimiz zaman ilk olarak ona marka düşünürüz. Bunun yanında markanın simgesini de düşünürüz. Markanın simgesi de ürünün çok satılmasında çok önemlidir. Marka ürün satımında sadece bir başlangıçtır. Markanızın iyi olması ürününüze yok sattırabilir.
Şu an yok satan ürünlere baktığımzda onlardan faydalanarak bu anlattığımızı çıkartabiliriz. Aslında onlar bizim anlatmak istediğimizi anlatıyorlar. Örneğin bir ürün işe sıfırdan başlar. Bu ürüne markayı veren kişinin yaratıcılığı ile ilgilidir. Örneğin ürüne markayı bulan girişimci gerçekten güzel ve yaratıcı düşündüyse ürün çok satılabilir. Marka bir başlangıçtır. Çok güzel bir markayla giriş yaparsınız. Sonra o marka herkesin zihnine yerleşir. Size burada şu örneği vermek istiyorum. Örneğin kola kavramı. Kola deyince herkes içtiğimiz o şekerli içecekleri aklına getirir. Ancak aslında kola demek Coca Cola’nın siyah renkteki içeceğidir. Kola kavramı sadece o içeceğe aittir. Ancak toplumuza bu kavra öyle bir yerleşmiş ki kola deyince Fanta da akla geliyor Pepsi de akla geliyor. Bu kavram yanlış kullanılıyor olabilir. Ancak konumuz bu değil. Konumuz kola markasının topluma nasıl yerleştiğidir. Marka öyle bir yerleşmiş ki her şeye kola der olmuşuz.
Benim anlatmak istediğim de bu. Kola kavramı başlarda bu kadar sık kullanılmıyordu. Ancak her marka gibi onlar da uzun yıllar önce başlangıç yaptılar ve hala devam ediyorlar. Başlangıçlarını gördüğünüz gibi iyi yapmışlar. Siz de bu şekilde bir başlangıç yapabilirseniz markanız topluma yerleşir. Zaten topluma yerleştikten sonra ne yaparlarsa yapsınlar satışları engelleyemezler. Ancak tüm bunları yaptrırabilmeniz için ilk olarak Türk Patent Enstitüsü’nden marka tescili yaptırmanız gerekiyor. Marka tescili yaptırdıktan sonra yolunuza güvenli bir şekilde devam edebilirsiniz. Devlet bu şekilde markanız yasal yollardan koruma altına alıyor. Yasalara uymayan da bildiğimiz gibi cezalandırılır.

 

www.devpatent.com

0212 211 5060

&s tarafından.|2016-10-29T01:34:06+03:00Salı, Mayıs 21, 2013|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|Marka Tescil Nedir ? için yorumlar kapalı

Marka Tescil Ofisleri

Marka tescili işleminde çok önemli bir kurum olan marka tescil ofisleri bizlere bu konuda çok yardımcı olurlar. Marka tescili yaptırmak kolay bir iş değildir. Aylarınızı alır. Size diyebilirim ki en az 10 ay sürer. 12 aya kadar çıktığı da görülür. Bu kadar uzun bir süreç gerektiren işi bir seferden fazla denemeye kalkarsanız yıllarınız gider. Bu nedenle yıllarca bir markayı tescil etmekle uğraşırsanız ürününüzün piyasaya çıkma süresi gecikir. Bu nedenle kazanacağınız maddi kaynaklar sizi terk edebilir. Bu nedenle işimizi çabuk halletmeye bakmalıyız. Bu iş için de marka tescil ofislerini kullanırız.

Marka tescil ofisleri bizlere bu işi bir seferde bitirmemiz için yardımcı olurlar. Marka tescil ofislerinin yardımı olmazsa bu işi bir seferden fazla seferde hallederiz. Bu işi tek seferde bitirmek istiyorsak marka tescil ofislerinden mutlaka yardım almalıyız. Türk Patent Enstitüsü’nün neleri dikkate aldığın bilen marka tescil ofisleri bizim belgelerimizi ve tüm hazırlıklarımızı ona göre düzenler. Böylece biz her şeyimiz hazır bir biçimde Türk Patent Enstitüsü’ne gidersek sorun çıkmadan markamız tescil ettirebiliriz.

Marka tescil ofisleri ücret alırlar. En çok korkulan da budur. Marka tescili yaptırmak isteyenler bu ofislerden yardım almak istiyorlar, ancak ücret unsurundan dolayı kendileri belgelerini hazırlamak istiyorlar. Oysa ücreti verseler bir seferde işlerini halledecekler ve işleri daha ucuza gelecek. Marka tescili yaptıranlar bu işi kendileri halletmeye kalktıklarında birçok eksik belgeden dolayı işi uzatıyorlar ve bu nedenle daha fazla maddi harcama yapıyorlar. Oysa marka tescil ofislerine işleri tamamlatsalar hem kendileri yapmak zorunda kalmayacaklar, hem de daha az maddi harcama yapacaklar.

Marka tescil ofislerinin bu nedenle önemi büyüktür. Bizi aslında birçok masraftan kurtarıyor. Ancak bunu anlayabilmek mesele. Eğer anlayabildiysek marka tescilinin daha ucuza yapabiliriz. Bu bilince sahip olmamız markamız açısından da önem arz etmektedir.

 

marka

 

&s tarafından.|2016-10-29T01:34:06+03:00Salı, Mayıs 21, 2013|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|Marka Tescil Ofisleri için yorumlar kapalı

Samsung, esnek ekranlı patent çalışmalarına başlıyor

Esnek telefonlar henüz karşımıza çıkmamışken, Samsung’un tablet çalışmalarına başladığı bildiriliyor.

Samsung şu sıralar esnek ekran üretimi noktasında yoğun çalışmalar içirişinde. CES 2013 etkinliğinde bir prototip cihaz sergileyen Güney Koreli üretici şu an için aylık 24 bin esnek panel üretim kapasitesine ulaşmış durumda. Ancak söz konusu rakam henüz amiral gemi modellerinde kullanılması için yeterli değil.

Esnek ekranlı telefonlar hakkında dönem dönem iddialar gündeme gelirken, ilk defa bir tablet hakkında da bazı belgeler elde edildi. Esnek ekranların öncüsü olarak gösterilen Samsung’un esnek ekrana sahip bir tablet üzerinde çalıştığına dair bilgiler ABD Patent ve Marka Ofisi tarafından ortaya çıkarıldı.
1368836529_0.jpg

Esnek ekranlı tabletin patenti için başvuru yapılırken, cihazın bir Tablet-PC çözümü olduğu anlaşılıyor. Katlanabilir bir yapı sunan cihazda aynı zamanda klavyeli bir mini bilgisayara dönüşebiliyor. Tabletin 2014 yılında piyasaya sunulabileceği yönünde iddialar var.

Esnek ekran teknolojisi ilk aşamada televizyon, cep telefonu ve tabletlerde kullanılmak üzere oluşturuluyor. Samsung’un bu noktadaki en önemli rakibi ise LG olarak gösteriliyor. LG’nin esnek ekranları geliştirmek için Güney Kore hükümetinde maddi yardım aldığını da hatırlatalım.
1368836540_9.jpg

1368836554_patent1.jpg

&s tarafından.|2016-10-29T01:34:07+03:00Pazar, Mayıs 19, 2013|Kategoriler: Duyurular, Genel, Haberler, Marka, Patent, Tasarım|Samsung, esnek ekranlı patent çalışmalarına başlıyor için yorumlar kapalı
Go to Top